Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye’nin “İstanbul Sözleşmesi’”nden çekilmesine tepkiler sürüyor.
Kayseri Kadın Platformu da, Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek, bu karardan vazgeçilmesi talebinde bulundu.
Platform adına yapılan açıklamada, 8 yıl önce TBMM’de tüm partilerin oyları ile kabul edilen sözleşmenin bir gecede yok edilemeyeceği ve bunun için mücadeleye devam edecekleri belirtildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi :
“ Biz kadınlar ve çocuklar her gün vahşeti gittikçe artan şekillerde şiddette maruz bırakılıyor, öldürülüyoruz. Ülke neredeyse her yeni güne kadınların ve çocukların yaşadığı bu sıkıntıların haberleri ile uyanır hale geldi.
Tüm bu tablonun karşısında kadına yönelik şiddet ile mücadele yöntemlerinin yeniden düzenlenmesi, etkili çözümler üretilmesi, kadınların yaşam hakkını garanti altına alan bütün yasaların uygulanılması beklenirken bu gece yarısı ne yazık ki tam tersi yaşandı!
Kadına yönelik şiddet bu kadar artmışken, her gün bir kız kardeşimizi kaybederken, kadına yönelik şiddeti engellemek için hazırlanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi- ( İstanbul Sözleşmesi) nin gece yarısı Resmi gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildiği duyuruldu. .
Çok öfkeliyiz. Sözleşmenin imzacısı olma kararı, 8 yıl önce TBMM’de oy birliği ile onaylanmıştı. Ancak bugün gece yarısı yayınlanan üç beş satırlık kararname ile Meclis devre dışı bırakıldı ve sözleşmeye sahip çıkan milyonlarca kadının iradesi yok sayıldı.
TBMM kararıyla usulüne uygun yürürlüğe girmiş bir insan hakkı sözleşmesini, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshetmenin hukuken olanağı yoktur.
Anayasa, bu konuda çok açık bir düzenlemeye sahiptir. Anayasa madde 90’a göre uluslararası anlaşmalar TBMM yetkisinde ve kanun hükmündedir. Yine Anayasanın 87. Maddesine göre uluslararası sözleşmeleri onaylamak, değiştirmek ve kaldırmak TBMM’nin yetkisindedir. Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile temel hak ve kişi hakları düzenlenemez ve Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Uluslararası Anlaşmalar feshedilemez. Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. Gece yarısı adeta yangından mal kaçırırcasına, Anayasaya aykırı bir biçimde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesinin feshi yok hükmündedir.
Daha dün Samsun’da boşandığı eşi tarafından çocuğunun gözleri önünde öldürülesiye dövülen kadının yaşadıklarının ardından yapılan açıklamalarda bütün yetkililer tek ses olmuştu. “Herkes hak ettiği cezayı alacak!” denmişti. Yapılan açıklamaların sadece infial yaratan olayların ardından söylenmiş sözler olduğunu ne yazık ki biliyoruz. O açıklamaların görüntüyü kurtarmak amacıyla yapıldığını bir kez daha dün gece çok açık bir şekilde anlamış olduk.
Çünkü taraf devletlere “Kadınlara karşı şiddeti önleme, şiddet kurbanlarını koruma, failleri kovuşturma ve şiddeti önleyici tedbirleri alacak iyileştirmeler yapma sorumluluğunu yükleyen sözleşmenin feshedilmesi hükümetin kadınları her türlü şiddete karşı korumaktan vazgeçtiğinin açık bir göstergesidir.
İstanbul Sözleşmesi uluslararası hukukta, şiddetin kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk sözleşmedir. Sözleşmenin feshedildiğinin ilanı aslında AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanının kadın-erkek eşitliğine inanmadığının ve eşitsizliğin ve ayrımcılığın çok daha derinleşeceğin ilanıdır.
İstanbul Sözleşmesi fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet her tür şiddetle mücadele konusunda “Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Destek Politikalarından” oluşan dört temel yaklaşım içeren ilk sözleşmesidir. Gece yarısı bir kararname ile sözleşmenin feshi artık kadına yönelik şiddetle mücadele edilmeyeceğinin ilanıdır.
Bu yüzden yeniden söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi kimsenin iki dudağının arasında değildir. Milyonlarca kadının hayatı ve hakları tek bir adamın kararına sığamaz. Bu sözleşmeyi biz kadınlar dişimizle, tırnağımızla, mücadelemiz ile kazandık. Alınan bu karar, kadınları hâlihazırda yaşadıkları şiddet ve cinayet ortamında tamamen yalnız bırakmaktadır. Katillere, şiddet faillerine adeta cesaret veren, onları yargı karşısında güçlü kılan karardan derhal vazgeçilmelidir.
Biz kadınlar eşitlik istiyoruz. Evde, işte, sokakta korkmadan yaşamak, çalışmak, yürümek istiyoruz. Şiddete uğramaktan, öldürülmekten korkmadan yaşamak istiyoruz.
Her kadının kendini güvensiz hissettiği bu ülkede, şiddetle etkin bir mücadelenin, daha etkili önlemlerin, koruma mekanizmalarının konuşulması gerekirken, İstanbul Sözleşmesinden çıkılması tarihi bir hatadır. Bu karar Türkiye tarihine bir utanç sayfası olarak geçecektir. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kadınların kazanımlarına yapılmış en büyük saldırıdır.
Bir kez daha ifade ediyoruz. Cumhurbaşkanı Kararnamesi yok hükmündedir, şuan hukuken sözleşme yürürlüktedir. Bu nedenle sözleşmenin uygulanması talebinden asla vazgeçmiyoruz. Sözleşmeyi nasıl kazandıysak öyle savunacağız. İstanbul Sözleşmesi Bizimdir, Haklarımızdan ve hayatlarımızdan Vazgeçmeyeceğiz. Şiddetsiz bir yaşam ve gerçek eşitlik için mücadele edeceğiz. “
- KESİNTİSİZ ULAŞIM İÇİN 7/24 TAKİP VE KONTROL - Temmuz 1, 2025
- 2024 İLK 1000 İHRACATÇI LİSTESİNDE KAYSERİ’DEN 18 FİRMA YER ALDI - Temmuz 1, 2025
- BAŞKAN GÜLSOY MAYIS AYI DIŞ TİCARET VERİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ - Temmuz 1, 2025