genel haber, Güncel

KADIN CİNAYETLERİNE KARŞI “KADIN DAYANIŞMASI “

Kayseri Kadın Platformu Üyeleri, kadın cinayetlerini protesto etmek için alanlardaydı. Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar sloganlar atarak son günlerde artan kadın cinayetlerine karşı sessiz kalmayacaklarını dile getirdiler. Kadın Platformu adına basın açıklamasını Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şube Başkanı Ayşe Uzunlu yaptı. Basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi.

“ Bu hafta kaç kadın öldürüldü? 7 Kadın.

Kadınlar hafızalardan silinmeyecek şiddette, vahşetle öldürülüyor.

İkbal Uzuner: 19 yaşında, Semih Çelik tarafından kafası kesilip vücudu parçalara ayrılarak öldürüldü.

Ayşenur Halil: 19 yaşında, Semih Çelik tarafından İkbal’den tam yarım saat önce boğazı kesilerek öldürüldü.

Boşanmak isteyen kadın kocası tarafından öldürüldü.

İstanbul Beyoğlu’nda sokağın kalabalıklığına bakmadan korkusuzca genç kıza tecavüz etmeye kalkan iki psikopata ne demeli? İlk suçları değil, Ceza alacaklarını bilseler bu kadar rahat olurlar mı? Suçlular önce serbest bırakıldı. Sosyal medya yıkılmasa tutuklanmayacak, elini kolunu sallaya sallaya sokakta gezmeye devam edecekti. Evet ama sosyal medyanın bir de öteki yüzü var. Sosyal medya bir taraftan suçluların cezasız kalmaması için işe yararken bir yandan da marjinal gruplar tarafından kadın düşmanlığı için kullanılmaktadır. Kendilerine “İncel” diye nitelendiren grup katillerin arkasında durmakta, yaşanan cinayetlere alkış tutmaktadır. Kimsenin yaşam hakkına dil uzatmaya hakkınız yok. Gençlik sapkın toplulukların etkisi altında kalıp sosyal medyada tehlikeli boyutlarda örgütlenmektedir. Nasıl bir toplum olduk?

                RTÜK; evlendirme programları, gelin-görümce, gelin-kaynana, dizilerde mafya, şiddet, aşırı lüks yaşam, değerlerimizde yeri olmayan özendirici hayat tarzı örnekleri için ne yapıyor?

                Narin içinse ne söylesek…Bu ne çaresizlik…Bugün kaçıncı gün? 46 gün oldu. Küçücük bir köyde. Tüm Türkiye’nin ayağa kalkmasına rağmen hala sebep belli değil. Köylüler susuyor. Biz de suçluların ceza alması için takipteyiz. Ayaktayız. Bu nasıl köy?

                Kadın cinayetleri ve istismar artık Türkiye’de en önemli toplumsal meselelerden biri haline gelmiştir. İki yaşındaki Sıla Bebek’i unutabildiniz mi? İki yaşında cinsel tacizden öldü. Acil olarak çok büyük önlemler alınması gerekmektedir. Her gün ölüyoruz. Bu ülkede kadın katliamı var.

                Türkiye’de kadın cinayetleri ve istismar, erkek egemen kültür ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle her geçen gün artıyor.  Bu cinayetler, sadece bir suç vakası değildir. Çok katmanlıdır. Bu durum toplumsal bir cinnet halidir. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak bazı gruplara taviz verilmesi, aile bütünlüğünün korunması görevinin kadına yüklenmesi, kadının sürekli olarak ikinci planda tutulması, susturulması, yoksul bırakılması; istismarın ve cinayetlerin önünü açmaktadır. Kadını değersizleştiren söylemlerden bıktık artık. Yeter. Kadın ikinci sınıf insan değildir.

                Kadın ikinci sınıf vatandaş değildir. Kadın cinayetlerinin her yıl azalması gerekirken, aksine cinayetler yaygınlaşmaktadır. Sadece kadın değil çocuğu, annesi, aile bireyleri de öldürülmektedir. Caniler kendi canına da kıymaktadır. Vahşetin şekli ve boyutu değişmektedir.

                Kadın cinayetleriyle mücadelede hukuki mekanizmalar önemlidir. Türkiye’de son yıllarda feminist hareketler, sivil toplum örgütleri ve kadın hakları savunucuları bu soruna dikkat çekmek ve toplumsal sürdürülebilirliği yaratmak adına önemli bir mücadele yürütüyor. Engellere rağmen…Birçok platformda, sosyal medyada ve meydanlarda kadın cinayetlerinin unutulmaması için sesimizi duyurmaya devam ediyoruz.

Önlem istiyoruz. Yasalardan sıyrılmak değil, yasalar uygulansın istiyoruz.

Ceza istiyoruz. Cezasızlık hüküm sürüyor memlekette .

Saygı istiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerini okulların her kademesinde hemen şimdi geri istiyoruz.

                Yönetenler size sesleniyoruz. Aileler size sesleniyoruz. Heey vatandaş sana sesleniyoruz. Nereye gidiyoruz? Ölenler kadın ya da erkek evlatlarımız. Kızımız, kardeşimiz, bacımız.

Kayseri Kadın Platformu Üyeleri, kadın cinayetlerini protesto etmek için alanlardaydı. Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar sloganlar atarak son günlerde artan kadın cinayetlerine karşı sessiz kalmayacaklarını dile getirdiler. Kadın Platformu adına basın açıklamasını Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şube Başkanı Ayşe Uzunlu yaptı. Basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi.

“ Bu hafta kaç kadın öldürüldü? 7 Kadın.

Kadınlar hafızalardan silinmeyecek şiddette, vahşetle öldürülüyor.

İkbal Uzuner: 19 yaşında, Semih Çelik tarafından kafası kesilip vücudu parçalara ayrılarak öldürüldü.

Ayşenur Halil: 19 yaşında, Semih Çelik tarafından İkbal’den tam yarım saat önce boğazı kesilerek öldürüldü.

Boşanmak isteyen kadın kocası tarafından öldürüldü.

İstanbul Beyoğlu’nda sokağın kalabalıklığına bakmadan korkusuzca genç kıza tecavüz etmeye kalkan iki psikopata ne demeli? İlk suçları değil, Ceza alacaklarını bilseler bu kadar rahat olurlar mı? Suçlular önce serbest bırakıldı. Sosyal medya yıkılmasa tutuklanmayacak, elini kolunu sallaya sallaya sokakta gezmeye devam edecekti. Evet ama sosyal medyanın bir de öteki yüzü var. Sosyal medya bir taraftan suçluların cezasız kalmaması için işe yararken bir yandan da marjinal gruplar tarafından kadın düşmanlığı için kullanılmaktadır. Kendilerine “İncel” diye nitelendiren grup katillerin arkasında durmakta, yaşanan cinayetlere alkış tutmaktadır. Kimsenin yaşam hakkına dil uzatmaya hakkınız yok. Gençlik sapkın toplulukların etkisi altında kalıp sosyal medyada tehlikeli boyutlarda örgütlenmektedir. Nasıl bir toplum olduk?

                RTÜK; evlendirme programları, gelin-görümce, gelin-kaynana, dizilerde mafya, şiddet, aşırı lüks yaşam, değerlerimizde yeri olmayan özendirici hayat tarzı örnekleri için ne yapıyor?

                Narin içinse ne söylesek…Bu ne çaresizlik…Bugün kaçıncı gün? 46 gün oldu. Küçücük bir köyde. Tüm Türkiye’nin ayağa kalkmasına rağmen hala sebep belli değil. Köylüler susuyor. Biz de suçluların ceza alması için takipteyiz. Ayaktayız. Bu nasıl köy?

                Kadın cinayetleri ve istismar artık Türkiye’de en önemli toplumsal meselelerden biri haline gelmiştir. İki yaşındaki Sıla Bebek’i unutabildiniz mi? İki yaşında cinsel tacizden öldü. Acil olarak çok büyük önlemler alınması gerekmektedir. Her gün ölüyoruz. Bu ülkede kadın katliamı var.

                Türkiye’de kadın cinayetleri ve istismar, erkek egemen kültür ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle her geçen gün artıyor.  Bu cinayetler, sadece bir suç vakası değildir. Çok katmanlıdır. Bu durum toplumsal bir cinnet halidir. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak bazı gruplara taviz verilmesi, aile bütünlüğünün korunması görevinin kadına yüklenmesi, kadının sürekli olarak ikinci planda tutulması, susturulması, yoksul bırakılması; istismarın ve cinayetlerin önünü açmaktadır. Kadını değersizleştiren söylemlerden bıktık artık. Yeter. Kadın ikinci sınıf insan değildir.

                Kadın ikinci sınıf vatandaş değildir. Kadın cinayetlerinin her yıl azalması gerekirken, aksine cinayetler yaygınlaşmaktadır. Sadece kadın değil çocuğu, annesi, aile bireyleri de öldürülmektedir. Caniler kendi canına da kıymaktadır. Vahşetin şekli ve boyutu değişmektedir.

                Kadın cinayetleriyle mücadelede hukuki mekanizmalar önemlidir. Türkiye’de son yıllarda feminist hareketler, sivil toplum örgütleri ve kadın hakları savunucuları bu soruna dikkat çekmek ve toplumsal sürdürülebilirliği yaratmak adına önemli bir mücadele yürütüyor. Engellere rağmen…Birçok platformda, sosyal medyada ve meydanlarda kadın cinayetlerinin unutulmaması için sesimizi duyurmaya devam ediyoruz.

Önlem istiyoruz. Yasalardan sıyrılmak değil, yasalar uygulansın istiyoruz.

Ceza istiyoruz. Cezasızlık hüküm sürüyor memlekette .

Saygı istiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerini okulların her kademesinde hemen şimdi geri istiyoruz.

                Yönetenler size sesleniyoruz. Aileler size sesleniyoruz. Heey vatandaş sana sesleniyoruz. Nereye gidiyoruz? Ölenler kadın ya da erkek evlatlarımız. Kızımız, kardeşimiz, bacımız.

                Kadın cinayetlerinin önlenmesi, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumun her kesimin katkısı ile mümkündür. Toplumda kadına bakış açısını değişmeli, eşitlik ve adalet, ahlak ve vicdan konusundaki eğitimler artmalı ve erkek egemenliğin sorgulanması gerekmektedir. Eğitim, medya ve siyaset gibi alanlarda kadın temsilinin arttırılması, kadın gözü, kadın duyarlılığı ile sosyal ve siyasal alanda çalışılması bu cinayetlerin azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Din görevlilerinin kadını malzeme yapan konuşmaları, kadına biçilen rol konusunda yönetenlerin yaklaşımları, kadının baskı altına alınarak ailenin kurtarıcısı gibi gösterilmesi gibi yaklaşımlar terk edilmelidir. Psikolojik sorunlar, madde bağımlılığı, alkol, yoksulluk, yoksunluk önemli konulardır. Onlarla ilgili de önlem alınmalıdır. Bu sorunları kadına şiddetin tek sorumlusu gibi göstermek sadece suçluların az ceza almasına sebep  olmakta, gerçek sorunu ortadan kaldırmamaktadır. Artık her taraftan acil sinyalleri alınmaktadır. Ama cinayetlerin altında yatan temel sebep “kadına verilen değerdir.”, “güç eşitsizliğidir.” Yaşadığımızın adını koyalım. Bu toplumsal bozulmadır. Hepimizin sorumluluk alması, görevlilerin görevini tam yapması gerekmektedir. Yoksa yaşanan cehennem kadınların değil, hepimizin cehennemi olacaktır.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir