Köşe Yazıları


                                               ZAMANE…

Adına ‘Z kuşağı çocukları’mı dersiniz yok sa ‘Zamane çocukları’mı bilmem, son 20-30 yılın çocuk ve gençleri bir başka…

Yaşı ellinin üstünde olanlar genelde bu jenerasyondan şikayetçi…

Şikayetçi olmakta haklı oldukları konular oldukça fazla.

En başta saygı konusu geliyor.

Tramvayda yer vermemekten tutun,yardım,hürmet,söz dinlememe,başına buyruk davranmaya kadar…

Sevgisizlik,anlayışsızlık,diyalogsuzluk gibi meseleler büyük ölçüde iletişim sorunu yaşanmasına  davetiye çıkarıyor..

Bu durumun adına günümüz tabiriyle”Kuşak Çatışması” da denilmektedir.

Bu çatışmalar evde,işyerinde,çarşıda pazarda ve hayatın her safhasında kendini gösteriyor ne yazık ki.

Ben de bu tespitlere sonuna kadar katılıyorum ve tüm bunlardan ben de muzdaribim.

Ancak…

Gençleri bu durumun tek sorumlusu gibi bir yaklaşımın gençlere büyük haksızlık doğuracağı kanaatini taşıyorum.

Evet…

Görünürde her türlü eleştiriyi hak eden bir tutum içindedirler.

Fakat…

”Vur abalının sırtına” yapmamakta fayda var.

Zamane çocuklarının bir miktar savunulmayı hak ettiklerini düşünüyorum.

Bu çağın getirdiği teknolojik tahakküm sadece gençlerin  tutum ve davranışını bozmuyor.

Teknolojinin çok hızlı hayatımıza girmesi hepimizin hayatını alabora etmiştir.

Kitle iletişim araçlarının bu denli yoğun olarak hayatımızı işgal etmesi bırakın gençleri yaşlıları da olumsuz etkilemiştir.

Öyle ki…

Artık misafir gittiğimiz evde ev sahibi bizden çok televizyonla ilgilenir olmuştur.

Sohbetlerin seyrini televizyon ekranı yönlendirmektedir.

Cep telefonları ise  yaşlı, genç demeden hepimizi esir almıştır.

Gündelik hayatımızda cep telefonuna bakmaktan apartmanda birbirimize selam vermeyi, birbirimizin yüzüne bakmayı unutur hale geldik.

Ülkemizde günde ortalama 3-4 saat televizyon izlendiği saptanmıştır.    

Cep telefonu kullanım oranı ise günlük 5,5 saattir.

Hal böyle olunca…

Büyükler olarak kendi öz eleştirimizi yapmadan tamamen gençleri günah keçisi yapmanın alemi yok!

”Efendim eskiden biz böylemiydik” diye başlayan ve gençleri hedef alan eleştirilerde de haksızlık yaptığımızı değerlendiriyorum.

Eskiden biz böyle değildik, doğru!

Ancak…

Eskiden…

Televizyon,cep telefonu sosyal medya yoktu.(Pilli bir radyomuz olurdu onunla ‘ajansları’ dinlerdik)

Her şey böyle görünür değildi.(her türlü maddi meta ve cinsellik)

Uyuşturucu kullanımı ve edinimi bu kadar kolay ve yaygın değildi.

Sanal kumar siteleri yoktu.(Caddeler ‘kazı kazancılardan’ geçilmiyor)

Silah edinimi ve kullanımı bu kadar rahat değildi.

Mafya dizileriyle şiddet bu kadar özendirilmiyordu.

Gençlerin gelecek kaygısı bu derece ağır değildi.(Lise mezunları kamuda çok rahat iş bulabiliyordu.)

Bütün değerler paraya tahvil edilmemişti.(Dürüstlük,onur,namus,özveri,vatan,millet değerleri öncelikliydi.)

Konu,komşu,hısım,akraba,arkadaş,esnaf,müşteri,büyük-küçük ilişkilerinin sahici örnekleri vardı.

Büyükler küçüklerine örnek olma sorumluluğu ile davranırdı.  

………  

Tüm bunlardan yoksun şimdiki zamane çocukları, yanlış yaptıklarında üzerilerine yüklenmek doğrumu sizce!

Bence hayır!

Biz büyükler olarak zamanın erezyonuna uğramış iken ve bir çok yanlış yaparken…

Sırf gençleri ve çocukları suçlu ilan edemeyiz!

Tek yapılacak iş birbirimizi anlamaya çalışmak!

Saygılarımla…

Şaban KÜLHANCIOĞLU
Latest posts by Şaban KÜLHANCIOĞLU (see all)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir