Köşe Yazıları

Suriye’de Baas Rejiminin Çöküşü Sonrası Öngörü

Suriye’deki Baas rejiminin çöküşü, sadece Suriye’yi değil, tüm bölgeyi ve küresel güç dengelerini
derinden etkileyecek bir olaydır. Bu durum, Türkiye’nin dış politikasını, sınır güvenliğini, ekonomik
çıkarlarını ve bölgesel vizyonunu yeniden şekillendirecek bir dizi hayati gelişmeyi beraberinde
getirecek. Jeopolitik ve jeostratejik perspektiften bakıldığında, Türkiye’nin bu süreçteki konumu,
dikkat edilmesi gereken riskler ve fırsatlarla doludur.
Baas Rejiminin Çöküşü: Jeopolitik Bir Dönüm Noktası
Suriye’nin jeopolitik önemi, Akdeniz’e kıyısı, enerji koridorları üzerindeki stratejik konumu ve
bölgedeki etnik-mezhepsel çeşitliliğiyle şekillenmiştir. Baas rejimi, yaklaşık yarım asırdır bu
coğrafyada merkezi bir otorite sağlarken aynı zamanda İran, Rusya ve Çin gibi aktörlerin bölgedeki
nüfuzlarını sürdürmelerine aracılık etmiştir.
Baas rejiminin çöküşü, şu temel jeopolitik dinamikleri tetikleyebilir:
a) Güç Boşluğu: Merkezi otoritenin çökmesi, ülkede yeni güç odaklarının doğmasına ve vekalet
savaşlarının yoğunlaşmasına neden olabilir.
b) Mezhepsel Çatışmaların Tırmanışı: Sünni-Şii eksenindeki gerilim, bölgedeki dini ve etnik
ayrışmaları daha da derinleştirebilir.
c) Yeni Siyasi Düzen Arayışı: Federal yapılar veya bölünme senaryoları gündeme gelebilir.
d) Küresel Rekabetin Artışı: ABD, Rusya ve Çin gibi büyük güçler, yeni düzenin
şekillenmesinde daha aktif roller üstlenebilir.
Bu konuda Suriye’nin geleceğiyle ilgili dünya çapında düşünürlerin ve strateji uzmanlarının analizleri,
sürecin karmaşıklığını ve Türkiye’nin rolünü anlamamıza ışık tutmaktadır:
a) Henry Kissinger: “Bölgesel istikrarın sağlanması için güçlü devlet yapılarına ihtiyaç vardır.
Suriye gibi kırılgan devletlerin çözülmesi, kontrol edilemez bir kaosa yol açabilir.”
b) Noam Chomsky: “Büyük güçlerin Suriye üzerindeki müdahalesi, halkın iradesini hiçe sayan
bir çıkar oyunudur. Türkiye gibi bölgesel aktörlerin barışçı bir yaklaşımı benimsemesi kritik
önemdedir.”
c) Samuel Huntington: “Medeniyetler çatışması, Suriye’de dini ve etnik hatlar boyunca
bölünmelere yol açabilir. Türkiye, bu çatışmaların önüne geçmek için bir köprü görevi
görebilir.”
Türkiye’nin Hayati Çıkarları ve Dikkat Etmesi Gereken Konular
Baas rejiminin çöküşü, Türkiye için jeopolitik çıkarlarını korumak ve ulusal güvenliğini sağlamak için
aşağıdaki hayati konulara odaklanmalıdır:

  1. Sınır Güvenliği ve Terörle Mücadele
    a) PKK/YPG Tehdidi: Suriye’nin kuzeyindeki otorite boşluğu, YPG’nin güçlenmesine ve
    Türkiye’nin güney sınırında ‘çok büyük’ bir tehdit oluşturmasına neden olabilir.

b) Radikal Örgütler: IŞİD ve benzeri grupların yeniden yükselmesi, Türkiye için ciddi bir
güvenlik riski yaratabilir.
c) Mülteci Akını: Yeni bir iç savaş veya kaos ortamı, Türkiye’ye yönelik mülteci akınlarını
artırabilir.

  1. Bölgesel İşbirliği ve Diplomasi
    a) Rusya ve İran ile Dengeli İlişkiler: Suriye’deki çıkarları nedeniyle bu aktörlerle pragmatik
    bir ilişki sürdürmek hayati öneme sahiptir.
    b) ABD ile Koordinasyon: ABD’nin YPG’ye desteği, Ankara-Washington hattında gerilim
    yaratmaya devam edebilir. Bu nedenle diplomatik çözümler aranmalıdır.
    c) Arap Dünyasıyla İşbirliği: Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle yakın
    ilişkiler, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu artırabilir.
  2. Ekonomik Çıkarlar ve Enerji Politikaları
    a) Enerji Koridorları: Türkiye, Suriye’nin yeniden inşasında enerji geçiş hatlarını kontrol etmek
    için stratejik bir rol üstlenebilir.
    b) Ticaretin Yeniden Canlanması: Suriye’nin istikrarı, Türkiye’nin Orta Doğu pazarlarına
    erişimini kolaylaştırabilir.
  3. Mezhepsel ve Etnik Çatışmaların Yönetimi
    a) Kürt Sorunu: Türkiye, Suriye’deki Kürt grupların statüsünü kendi Kürt meselesinden
    bağımsız ele almalıdır.
    b) Alevi ve Sünni Toplumlarla İlişkiler: Türkiye, mezhepsel gerilimlerden kaçınarak tüm
    taraflarla denge politikası izlemelidir.
  4. Uluslararası Toplumla İşbirliği
    a) Birleşmiş Milletler: Türkiye, insani yardım ve barış süreçlerinde öncü roller üstlenmelidir.
    b) AB ve NATO: Türkiye’nin güvenliği, Avrupa ve NATO’nun desteğini gerektirebilir.
    Jeostratejik Yaklaşımlar
    Suriye’nin geleceği, Türkiye’nin askeri, diplomatik ve ekonomik stratejilerini dikkatle yönetmesini
    gerektirmektedir:
    a) Güçlü Savunma Hattı: Türkiye, Suriye sınırında askeri varlığını güçlendirmeli ve olası
    tehditlere karşı hazırlıklı olmalıdır.
    b) Yumuşak Güç Kullanımı: Türkiye, kültürel bağlarını ve insani yardımlarını kullanarak
    Suriye halkının desteğini kazanabilir.
    c) Çok Taraflı Diplomasi: Türkiye, Suriye’nin geleceğini şekillendirecek her platformda etkin
    bir şekilde yer almalıdır.
    Baas rejiminin çöküşü, Türkiye için risklerle dolu olsa da, doğru bir jeopolitik ve jeostratejik yaklaşım
    ile fırsata çevrilebilir. Türkiye, tarihsel bağlarını, coğrafi avantajlarını ve diplomatik kapasitesini
    kullanarak hem kendi güvenliğini sağlayabilir hem de bölgesel istikrarın mimarı olabilir. Ancak
    bu, sabır, öngörü ve uluslararası işbirliği gerektiren zorlu bir süreç olacaktır.
    Tüm bunları zamanla yaşayarak göreceğiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir