Köşe Yazıları

Türkiye ile İsrail arasında doğrudan bir savaş çıkma ihtimali var mı?

(Analiz-Değerlendirme Kısa Makale)

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan: “..İsrail’e de gireriz…”

Mevcut uluslararası ve bölgesel dinamikler göz önünde bulundurulduğunda iki ülkenin
birbirine savaş açması çok düşük bir ihtimaldir! Böyle bir senaryoda hem Türkiye hem de
İsrail ciddi zararlar görebilir ve bölgedeki birçok ülke de dolaylı olarak etkilenebilir.

Bu konuyu genel alt başlıklar halinde şöyle sınıflandıra biliriz:

Zarar Gören Ülkeler Türkiye ve İsrail:

Askeri ve Ekonomik Kayıplar: Her iki ülke de askeri ve ekonomik kayıplar yaşayacaktır.
Askeri harcamalar artacak, altyapı zarar görecek ve ekonomik istikrar bozulacaktır.

Sivil Kayıplar: Sivil halk arasında kayıplar ve insani krizler yaşanabilir.

Diplomatik İzolasyon: Uluslararası toplumdan gelen tepkiler nedeniyle her iki ülke de
diplomatik izolasyon yaşayabilir.

Komşu Ülkeler: Güvenlik Tehditleri: Savaşın bölgeye yayılması, komşu ülkeler için güvenlik
tehditleri oluşturabilir.

Mülteci Krizi: Savaş nedeniyle mülteci akınları yaşanabilir, bu da komşu ülkelerde insani
krizlere yol açabilir.

Ekonomik Etkiler: Bölgedeki ekonomik istikrar bozulabilir, ticaret ve yatırımlar olumsuz
etkilenebilir.

Bölgenin Etkilenmesi Siyasi ve Askeri Denge: Bölgedeki güç dengeleri değişebilir. Yeni
ittifaklar ve düşmanlıklar ortaya çıkabilir. Bölgesel çatışmalar artabilir, diğer ülkeler de
çatışmaya dahil olabilir.

Ekonomik İstikrar: Enerji piyasaları, özellikle petrol ve doğalgaz fiyatları dalgalanabilir.
Bölgedeki ticaret yolları ve altyapı zarar görebilir, bu da küresel ticareti etkileyebilir.

İnsani Durum: Sivil kayıplar, yaralanmalar ve yerinden edilme gibi insani krizler yaşanabilir.
Sağlık, barınma ve temel hizmetler gibi alanlarda büyük zorluklar ortaya çıkabilir.

Türkiye-İsrail arasında düşük ihtimal dahi olsa, savaş çıkma ihtimali değerlendirirken dikkate
alınması gereken bazı çeşitli faktörler yer almaktadır:

Tarihsel İlişkiler: Türkiye ve İsrail, zaman zaman gerilimler yaşasa da uzun yıllar boyunca
diplomatik ve ekonomik ilişkilerini sürdüren iki ülkedir. İki ülke arasında dönem dönem
diplomatik krizler yaşanmış olsa da, her iki taraf da genellikle bu krizleri aşma yolunu
seçmiştir.

Diplomatik Çabalar: Her iki ülke de zaman zaman aralarındaki gerilimleri azaltmak için
diplomatik girişimlerde bulunmuştur. Özellikle ticaret ve turizm gibi alanlarda işbirliği yapma
eğilimindedirler.

Bölgesel ve Küresel Dinamikler Bölgesel İttifaklar ve Denge Politikaları: Türkiye ve İsrail’in
bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkileri ve ittifakları, doğrudan bir çatışmanın çıkmasını
engelleyici bir rol oynayabilir. Özellikle NATO üyesi olan Türkiye’nin ittifak yükümlülükleri ve
İsrail’in ABD ile olan güçlü ilişkileri bu bağlamda önemlidir.

Orta Doğu’daki Karmaşık Siyasi Durum: Orta Doğu’daki mevcut siyasi ve askeri durum, yeni
bir savaşın çıkmasını daha karmaşık hale getirebilir. Bölgedeki diğer güçler ve aktörler, böyle
bir savaşın sonuçlarından olumsuz etkilenebilir ve bu nedenle önleyici adımlar atabilirler.

Ekonomik Faktörler Ekonomik Bağlantılar: Hem Türkiye hem de İsrail, ekonomik açıdan
birbirlerine bağımlıdır. Ticaret, turizm ve teknoloji transferi gibi alanlarda önemli ilişkiler
bulunmaktadır. Bir savaş, her iki ülkenin de ekonomik çıkarlarına ciddi zarar verebilir.

Küresel Ekonomik Durum: Küresel ekonomik durgunluk veya belirsizlik dönemlerinde,
savaşlar ekonomik olarak daha da yıkıcı olabilir. Bu nedenle, her iki ülke de ekonomik
istikrarı korumak adına savaşmaktan kaçınabilir.

İç Politik Dinamikler İç Siyaset ve Kamuoyu: Türkiye ve İsrail’deki iç siyasi dinamikler ve
kamuoyu, savaş ihtimalini etkileyebilir. Her iki ülkenin liderleri de savaşın olası sonuçlarını
göz önünde bulundurarak hareket etmek zorundadır.

Sivil Toplum ve Medya: Sivil toplum kuruluşları ve medya, savaş karşıtı söylemler geliştirerek
ve barışçıl çözümleri teşvik ederek savaşın çıkmasını engelleyici bir rol oynayabilir.

Uluslararası Hukuk ve Normlar Uluslararası Hukuk: Uluslararası hukuk, devletler arasında
savaşın çıkmasını engelleyici bir çerçeve sunmaktadır. Hem Türkiye hem de İsrail,
uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler’in yükümlülükleri altındadır.

Diplomatik ve Ekonomik Yaptırımlar: Savaşın başlaması durumunda uluslararası toplumdan
gelebilecek diplomatik ve ekonomik yaptırımlar, her iki ülke için de caydırıcı bir etki
yaratabilir.

Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, Türkiye ile İsrail arasında doğrudan bir savaş çıkma
ihtimali düşük olarak değerlendirilmek gerekir. Ancak, bölgedeki dinamikler ve uluslararası
ilişkiler sürekli olarak değiştiğinden, her iki ülkenin de diplomatik kanalları açık tutarak
sorunları barışçıl yollarla çözmeye çalışması önemlidir. Savaşın yıkıcı sonuçları göz önüne
alındığında, barışçıl çözümler her zaman öncelikli olmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “..İsrail’e de gireriz…” anlamındaki söylemi tedirginlik yaratmıştır.
Türkiye’nin kendi ve yakın bölgesinde “barışı” tavsiye etmesi, savaşın, yıkımın, kaosun son
bulması konusunda söylemler geliştirmesi, yangına-yangınlara serpilecek olan su gibidir.
Kendi bölgesinde bir güç unsuru olan Türkiye ve yöneticileri savaştan değil; barıştan yana
tavır takınmalı, söylemlerine özen göstermelidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir