Türkiye’nin jeopolitik konumu tarih boyunca önemli fırsatlar ve zorluklarla dolu olmuştur. Üç
kıtanın kesişim noktasında yer alması, enerji nakil hatlarına olan yakınlığı, Avrupa ve Orta
Doğu’ya olan coğrafi yakınlığı Türkiye’yi uluslararası arenada stratejik bir aktör haline
getirmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin kendi jeopolitik çıkarlarını koruyabilmesi ve
uluslararası alanda kendine güçlü bir yer edinebilmesi için izlenmesi gereken politikalar,
uluslararası işbirlikleri ve iç politika stratejileri hayati önem taşımaktadır.
Türkiye’nin Jeopolitik Çıkarlarını Koruma ve İlerletme
Türkiye’nin jeopolitik çıkarlarını koruyabilmesi için şu ana prensiplere dayalı bir diplomasi
izlemesi gerekmektedir:
a. Dengeli Güç Politikası ve Stratejik Ortaklıklar
Türkiye, başta NATO ve Avrupa Birliği ile olan bağlarını güçlendirirken, bağımsız bir
stratejik aktör olarak da konumunu sağlamlaştırmalıdır. NATO üyeliği Türkiye’nin güvenliği
için önemli bir sigorta mekanizması sunmaktadır, fakat aynı zamanda Orta Doğu, Kafkaslar,
Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde dengeleyici bir güç olarak Rusya ve Çin gibi ülkelerle
ilişkilerini de koruyacak bir politika benimsemelidir. Bu çerçevede “denge politikası” olarak
da adlandırılabilecek bir yaklaşımla hareket edilmelidir. Klasik realist yaklaşımlara göre bu
politika Türkiye’nin kendi stratejik özerkliğini güçlendirmesine olanak sağlar.
b. Enerji Güvenliği ve Enerji Diplomasi
Türkiye’nin enerji güvenliği, özellikle Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji
kaynaklarına erişimini sağlamaktan geçmektedir. Bu kapsamda Türkiye, enerji kaynaklarının
geçiş ülkesi olmanın ötesinde bir “enerji merkezi” olma hedefini gütmelidir. Enerji
diplomasisi yoluyla hem kendi enerji ihtiyacını karşılamalı hem de Avrupa’ya enerji
tedarikinde kritik bir konum kazanarak bölgesel güç olma iddiasını desteklemelidir.
c. Güçlü Bir Savunma Sanayii ve Askeri Kapasite
Türkiye’nin bölgesel krizlere karşı caydırıcılığını artıracak stratejiler, askeri kapasitenin
güçlendirilmesi ve bağımsız savunma sanayii hedefleriyle örtüşmektedir. Türkiye’nin yerli ve
milli savunma sanayii yatırımları sayesinde dış tehditlere karşı daha bağımsız bir duruş
sergileyebilmesi, aynı zamanda dış politikada da elini güçlendirecektir.
- Dış Politikaların İçeride Anlatılması ve Anlaşılması
Türkiye’nin dış politikalarının içeride doğru anlaşılması ve desteklenmesi, iç politika
açısından da son derece önemlidir. Toplumun dış politikayla ilgili bilinç düzeyinin artması,
ulusal birlik ve dayanışmanın güçlenmesine katkı sağlar. Bu kapsamda izlenmesi gereken
adımlar şunlardır:
a. Şeffaf Bilgilendirme Politikaları
Dış politikada alınan kararların ve bu kararların sonuçlarının toplum tarafından doğru bir
şekilde anlaşılabilmesi için, bilgilendirici ve şeffaf bir kamuoyu stratejisi izlenmelidir. Dış
politika uzmanları ve akademisyenler (Çubuksuz) aracılığıyla bu bilgiler medyada
kamuoyuyla paylaşılmalı ve toplumun doğru kaynaklardan beslenmesi sağlanmalıdır.
b. Medya ve Eğitim Kanallarının Aktif Kullanımı
Dış politikada atılan adımlar ve ülkenin stratejik hedefleri medya aracılığıyla halka doğru bir
biçimde anlatılmalı, okullarda ise öğrencilere tarihsel ve jeopolitik bağlam içerisinde bir dış
politika vizyonu kazandırılmalıdır. Bu, özellikle genç nüfusun dış politika konusunda
bilinçlenmesini sağlar ve uzun vadede ulusal güvenliğe katkıda bulunur.
c. Akademi ve Düşünce Kuruluşları ile İş Birliği
Akademik çevreler ve düşünce kuruluşlarıyla iş birliği yaparak, dış politika kararlarının
bilimsel temellere dayanması sağlanabilir. Türkiye’nin dış politika tercihlerini toplumun daha
geniş kesimlerine aktaracak bilimsel toplantılar, paneller ve yayınlar organize edilmelidir.
- Dikkat Edilmesi Gereken Tehlikeler
Türkiye’nin jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmesi sürecinde karşılaşabileceği başlıca
tehlikeler şunlardır:
a. Jeopolitik Çekişmelerde Yüksek Riskli Yaklaşımlar
Küresel ve bölgesel güçler arasında artan rekabet, Türkiye’nin dengeleyici bir politikadan
uzaklaşarak kutuplaştırıcı bir yaklaşıma yönelmesine neden olabilir. Özellikle ABD, Rusya ve
AB arasındaki çekişmelerde aşırı pozisyon almak, Türkiye’nin dış politika manevra alanını
daraltabilir. Bu nedenle, her ülkeyle stratejik ilişkiler kurarken karşılıklı çıkarları ön planda
tutmak gereklidir.
b. İç Politikanın Dış Politika Aracı Olarak Kullanılması
Bazı durumlarda, iç siyasi baskılar dış politikada aşırı milliyetçi veya ideolojik kararların
alınmasına neden olabilir. Bu da uluslararası alanda Türkiye’yi yalnızlaştırabilir. Bu tehlikeyi
bertaraf etmek için dış politika kararlarının nesnel kriterlere dayalı olarak şekillendirilmesi
önemlidir.
c. Bölgesel İttifaklarda İstikrarsızlık
Türkiye, bölgede çeşitli ittifaklar kurarak güvenlik politikalarını güçlendirme yoluna gitse de
bu ittifakların istikrarını koruması zordur. Özellikle Orta Doğu gibi istikrarsız bir bölgede
kurulan ittifaklar kısa sürede değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle, Türkiye çok yönlü bir dış
politika ile her türlü senaryoya hazırlıklı olmalıdır.
Türkiye’nin jeopolitik konumunda varlığını koruması ve güçlendirmesi, stratejik özerklik ve
çok yönlü bir dış politika ile mümkündür. Bu doğrultuda, dengeli bir güç politikası izlemek,
enerji güvenliği sağlamak, askeri kapasiteyi artırmak ve içeride dış politikayı doğru anlatmak,
Türkiye’nin uluslararası arenada daha güçlü bir konuma gelmesine katkı sağlar.
Bu bağlamda: - Dengeli Çok Yönlü Dış Politika ve “Bağımsız Stratejik Özerklik”
Görüşler: Akademisyenler, Türkiye’nin bağımsız hareket etme kapasitesini arttırması
gerektiğini vurgulamaktadır. Çok yönlü bir dış politika izlemek, Türkiye’nin yalnızca NATO
veya Batı ekseninde kalmasını önleyerek, Asya ve Afrika ülkeleriyle de güçlü ilişkiler
geliştirmesine katkı sağlar.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: Batı veya Doğu bloklarından biriyle aşırı bağımlı bir ilişki
Türkiye’nin dış politika alanını daraltabilir. Bu durumda çözüm önerisi, dengeli bir dış
politika ile “stratejik özerklik” kazanılması ve “bağımsız hareket kapasitesinin”
korunmasıdır.
- Enerji Güvenliği ve Kaynak Çeşitlendirmesi
Görüşler: Prof. Dr. Mehmet Öğütçü ve enerji güvenliği uzmanı Necdet Pamir, Türkiye’nin
enerji bağımlılığı sorununa dikkat çekerek, enerji güvenliğini sağlamak için kaynak
çeşitlendirmesi yapması gerektiğini belirtmektedir. Öğütçü, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve
Hazar Bölgesi gibi yakın coğrafyalardaki enerji rezervlerine ulaşmasının yanı sıra
yenilenebilir enerji yatırımlarına da önem vermesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: Türkiye’nin enerji ithalatına olan bağımlılığı ekonomik ve
stratejik bir risk oluşturmaktadır. Pamir, bu tehlikenin önüne geçmek için yenilenebilir
enerji kaynaklarına yönelinmesini ve enerji depolama teknolojilerinin geliştirilmesini
önermektedir. - Savunma Sanayii Yatırımlarının Sürdürülebilirliği
Görüşler: Prof. Dr. Sencer İmer ve Dr. Can Kasapoğlu, Türkiye’nin yerli savunma sanayii
yatırımlarının dış politikada elini güçlendirdiğini belirtmekte, ancak sürdürülebilir bir
savunma sanayii için teknoloji transferi ve yerli üretimin artırılması gerektiğine dikkat
çekmektedir. Kasapoğlu, savunma sanayii yatırımlarının yalnızca askeri değil, teknolojik
anlamda da bağımsızlık sağlayacağını ifade etmektedir.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: Savunma sanayiindeki dışa bağımlılığın Türkiye’nin
savunma kapasitesini zayıflatabileceği konusunda uyarılarda bulunulmaktadır. Bu konuda
öneri, daha fazla teknoloji transferi, Ar-Ge yatırımları ve yerli üretim kapasitesinin
artırılmasıdır. - Bölgesel İttifakların Güvenilirliği ve İstikrarsızlık Sorunu
Görüşler: Prof. Dr. Hüseyin Bağcı gibi akademisyenler, Türkiye’nin bölgesel ittifaklar ve çok
taraflı diplomatik ilişkiler geliştirmesi gerektiğini, ancak bu ittifakların istikrarsız yapısının
riskler barındırdığını ifade etmektedir. Bağcı, Orta Doğu, Kafkaslar ve Akdeniz’deki
ittifakların kalıcı olmadığını ve Türkiye’nin bu ittifaklarda dikkatli bir diplomasi
yürütmesi gerektiğini belirtmektedir.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: Bölgesel ittifakların kısa süreli veya değişken yapısı,
Türkiye’yi yalnızlaştırma tehlikesi yaratabilir. Çözüm olarak Eski Başbakan, Davutoğlu,
“komşularla sıfır sorun” politikasını ve diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini
savunmaktadır. - İç Politikada Dış Politika Bilincinin Geliştirilmesi
Görüşler: Prof. Dr. Halil Berktay ve Prof. Dr. Ümit Özdağ gibi isimler, Türkiye’nin dış
politika hamlelerinin iç politikada doğru anlaşılması gerektiğini ifade etmektedir.
Berktay, dış politikada alınan kararların toplumun tüm kesimleri tarafından doğru bir şekilde
anlaşılabilmesi için daha şeffaf ve kapsayıcı bir iletişim politikası izlenmesini önermektedir.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: İç politikada dış politika bilincinin eksik olması,
kamuoyunun alınan dış politika kararlarına karşı tepkisel ve milliyetçi yaklaşımlar
geliştirmesine neden olabilir. Bu durum, uzun vadede iç politikada bölünmelere ve dış
politikada istikrarsızlığa yol açabilir. Çözüm olarak önerilen yaklaşım, medyada daha
fazla şeffaf bilgilendirme ve akademisyenlerin de katkı sunduğu kamuya açık tartışma
platformlarıdır.
- Orta Doğu ve Suriye Politikası
Görüşler: Prof. Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye’nin Suriye
politikasında dikkatli hareket etmesi gerektiğini savunmaktadır. Oran’a göre, Türkiye’nin
komşu ülkelerdeki çatışmalara dolaylı katılımı sınırlandırılmalı ve daha çok barışçıl
çözümler desteklenmelidir.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: Suriye’deki iç savaşın Türkiye’ye güvenlik ve göç açısından
büyük yükler bindirdiği, sınır güvenliği sorunlarına yol açtığı belirtilmektedir. Ortaylı, sınır
güvenliği politikalarının sıkılaştırılması ve diplomatik çözümlerle Suriye’de istikrar
sağlanması gerektiğini savunmaktadır. - Ekonomik Diplomasi ve Uluslararası Yatırım Çekimi
Görüşler: Ekonomi profesörlerinden Prof. Dr. Daron Acemoğlu ve Prof. Dr. Refet
Gürkaynak, Türkiye’nin ekonomik diplomasiyi geliştirmesi gerektiğini vurgulamakta;
uluslararası ticaret ve yatırım akışını artırarak ekonomik gücünü desteklemesi gerektiğini
ifade etmektedirler.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri: Ekonomik istikrarsızlıklar ve enflasyon, Türkiye’nin
uluslararası alanda kırılgan bir ülke olarak algılanmasına neden olabilir. Çözüm olarak,
Acemoğlu yerli üretimin desteklenmesini, bölgesel serbest ticaret anlaşmalarının
artırılmasını ve daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekilmesini önermektedir.
Tüm bu belirtmiş olduğum hususları, elbet ülkemizi yönetenler tarafından dikkate alacaktır.
Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik çıkarlarını koruyabilmesi için dengeli, çok yönlü, bağımsız
hareket edebilecek bir dış politika çizgisi benimsemesi gerekmektedir. Bilim insanları,
Türkiye’nin enerji, güvenlik, savunma sanayii ve ekonomik diplomasi konularında daha fazla
bağımsızlık kazanmasını savunurken, bölgesel ittifakların güvenilirliğini sorgulamakta ve
dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunmaktadırlar. Ayrıca, dış
politikada alınan kararların içeride doğru anlaşılması, iç ve dış politikanın uyumlu bir
şekilde yürümesine katkı sağlayacak temel faktörlerden biridir. Bu yüzden şeffaflık,
kamuoyu bilgilendirme politikaları ve ulusal dayanışma, Türkiye’nin jeopolitik
hedeflerine ulaşmasında önemli bir araç olarak değerlendirilmelidir.
“Stratejik özerklik” tanımı hem dış hem iç yönetim sisteminin hafızası için her daim
müracaat edilecek kaynak niteliğindedir.
Aklın ve bilimin işaret ettiği her yer; nefes alınan aydınlık sahalardır…
Saygılarımla
- TÜRKİYE-İRAN-İSRAİL-HÜRMÜZ BOĞAZI - Haziran 16, 2025
- Neden Günümüzde İznik’te Toplanıyorlar? - Mayıs 12, 2025
- Küresel Satranç Tahtasında: Pakistan-Hindistan ve Öngörüler - Mayıs 7, 2025