Miftahizade Hasan Hüsnü Efendi (Açanal) (1873-1953)- Ceux qui nous
ont confié et offert la patrie : Miftahizade Hasan Hüsnü Efendi
(Açanal) (1873-1953)- Those Who Entrusted and Gifted the
Homeland to Us: Miftahizade Hasan Hüsnü Efendi (Açanal)
(1873-1953)
Milli Mücadelemizin kronolojisi, ders alınması gereken olaylarla doludur:
9 Ocak 1919’da Yunanlılar, İzmir’in işgali için ilk somut hazırlıklarını yapmaya
başladılar. Ellerine geçirdikleri Batı Trakya bölgesinden, Çanakkale’nin karşı kıyılarına
inebilmek amacıyla Uzunköprü-Hadımköy demiryolunu işgal ettiler. Bunu, ülkenin diğer
demiryollarına el koymaları takip etti. İngilizler, Konya’da bir mütareke tatbikat merkezi
kurarken; Maraş ve Birecik’in ardından, 9 Mart 1919’da Samsun’a çıktılar.
14 Mart 1919’da, Yunanlıların İzmir’e çıkarma yapma planı Londra’da toplanan
İngiliz, Fransız ve İtalyan yüksek komiserleri tarafından kabul edildi. Üç gün sonra,
İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, barış görüşmelerinde belirlenen ve Mondros Mütarekesi’nin
yerine geçecek olan şartların değiştirilmemesi gerektiğini bildirdi. Bu şartlar, Türk milletini
Anadolu’nun ortasında yarı bağımlı küçük bir devlet haline getirmeyi amaçlıyordu.
24 Mart 1919’da İngilizler Urfa’ya girdiler. 12 Nisan 1919’da kurulmuş olan Milli Şura
Hükümeti’nin üyeleri tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderildi. Ertesi gün, 13 Nisan 1919’da
Ermeniler Kars’ı işgal etti.
16 Nisan 1919’da İngiliz kuvvetleri Afyonkarahisar’a girdi. Aynı gün, ABD Başkanı
Wilson, İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesi konusunda Amerikan görüşünü açıkladı.
26 Nisan 1919’da İtalyan kuvvetleri, Antalya’dan Konya’ya kadar uzanan bölgeyi kendi
nüfuz alanları olarak ilan ederek Konya’ya girdiler. 3 Mayıs 1919’da ise İtalyanlar
Kuşadası’na asker çıkardı. Akdeniz kıyılarındaki limanlarımızı kontrol altına alan
İtalyanlar, 11 Mayıs 1919’da Fethiye, Bodrum ve Marmaris’i işgal ettiler.
Aynı gün, İngiltere Başbakanı Lloyd George, İzmir’in Yunanlılara verilmesi kararını müttefik
devletler adına resmen duyurdu. Müttefik Akdeniz Komutanı Amiral Galtrope, İzmir Valisi
İzzet Bey’e 14 Mayıs 1919 saat 05.34’te İzmir’in işgal edileceğine dair resmi notayı verdi.
15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e girdi. 16-17 Mayıs’ta Urla, Seferihisar ve
Çeşme işgal edildi. Bu süreçte işgalciler, cinayetler işleyerek, yağmalar yaparak ve
taşkınlıklar çıkararak büyük zulümler gerçekleştirdi.
18 Mayıs 1919’da bu gelişmeler karşısında milli matem ilan edildi.
17 Ocak 1920’de Urfa’da, 21 Ocak 1920’de Adana’da ve 21 Ocak 1921’de Maraş’ta
savaşlar başladı. Vatanlarını savunanlar, resmi devlet güçlerinin emrinde değillerdi.
Devletlerinin teslim olmaktan başka çare kalmadığına inanmasına rağmen, hem yöneticilere
hem de yurtlarını işgal eden düşmanlara “Hayır!” demeyi seçtiler.
Tarih boyunca tek başına kalmış şehirlerin, gücünü tüm dünyaya kabul ettirmiş büyük bir
devlete karşı savaştığı pek görülmemiştir. Ancak Antep, tam 10 ay 8 gün boyunca
Fransızlara karşı kahramanca direndi. Urfa ve Maraş da aynı fedakârlık ve cesaretle
mücadele ederek işgale karşı koydular.
İşte bu kahramanca direnişi gösteren şehirlerimizden, direnişe öncülük eden kahramanlarımız
vardır. Bu kahramanlardan Şanlı Urfa’nın ilk müftüsü Hasan Hüsnü Efendi yerini aldı.
Birazdan devam eden metinlerden kısa hayatını okuyacağınız merhum ulâmamıza geçmeden
önce; bizlere bu aziz vatanı, kanlarıyla ve tüm varlarıyla hediye edip, muhafaza etmemizi
vasiyet eden ölümsüz kahramanlarımızın önünde şükranla eğiliyorum.
Ayriyeten bu makalenin oluşmasında ve Kuvâ-yi Milliyeci-Müdafa-i Hukukçu Müftü
Hasan Hüsnü Efendi hakkında bilgilere ulaşmamda yardımlarını esirgemeyen, başta Diyanet
İşleri Başkanlığı, Eğitim Genel Müdürü, Sayın Sadide Akbulut Hocama, Şanlı Urfa
Müftülüğü Eğitim Şube Müdürlüğünden Sayın Yusuf Bey’e ve Hasan Hüsnü Efendi’nin
günümüzde yaşayan torunlarından Sayın Sıtkı Açanal’a teşekkürlerimi borç bilirim.
Amacım, gençlerimizin vatanımızı bize bin zorlukla hediye eden bu büyük şahsiyetleri
tanımaları ve baki ruhlarına duâlar göndermeleri; şimdi sükut içinde ebedi
istirahatgâhlarında olan bu mücahitlerin sözcüleri olup, hatırlanmalarına bir nebze vesile
olmaktır.
Miftahizade Hasan Hüsnü Efendi (Açanal) (1873-1953)
3 Muharrem 1290 (Miladi Mart 1873) yılında Urfa’da doğdu. Bundan 300 yıl önce Urfa’ya
yerleşen Miftahizade ailesinden olan Hasan Efendi’nin babası Rahimiye medresesi
Müderrislerinden Miftahizade Abdurrahim Efendi, annesi ise Hocazade ailesinden Hatice
hanımdır. Hasan Efendi ilk tahsilini mahalle mektebinde bitirdikten sonra babası gibi ilmiye
mesleğine sülük etmek için medrese tahsiline başladı. 20 yaşında icazet (Medresede hocalık
yapmağa salahiyet veren diploma) aldı. Ve Rahimiye medresesinde müderrislik yapmaya
başladı. Ancak Hasan Efendi ilmiye mesleği yanında müsbet ilimleri de öğrenmek istiyordu.
Bu yüzden o zamanın bu bilgilerini de bilen en iyi hocası Saraczade Abbas Efendiye devam
ederek bu bilgileri de öğrendi. Daha sonra kendini yetiştirmek için büyük bir kütüphane
meydana getirdi. Kitapları Urfa kütüphanesine bağışlanmıştır.
Arapça yanında Farsça ve Fransızca öğrendi. Devlet hizmetinde ilk memuriyeti Urfa Bidayet
mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) azalığıdır. (21 Muharremi 327 Yani 14 Şubat 1909 tarihi). 1
Kasım 1910 tarihinde Urfa idadisi Tarih- Coğrafya öğretmenliğine tayin edildi. 16 Temmuz
1911 de Urfa müftüsü oldu. (Şanlı Urfa’nın ilk müftüsüdür) Aynı zamanda müderrisliğe
devam etti. Zamanın Şeyhülislamları tarafından İptida-yı Hariç (müderrislik yapanların
derecesi) ve Sahn-ı itibari ilmi (Yüksek ihtisas) payeleri ile taltif olundu.
I.Cihan harbi sonunda yurdumuz düşman işgaline uğrayınca Hasan Efendi de herkes
gibi derin bir eleme gark oldu. 1919 da Şanlı Urfa düşman işgaline uğrayınca Hasan
Efendi Erzurum ve Sivas kongrelerini yakından takip etti. Mustafa Kemal Paşa ile
şahsen temas kurdu. (Milli Mücadele sırasında Mustafa Kemal Paşa ile aralarında teati
olunan telgrafların fotokopisi Şanlı Urfa’da müzede muhafaza edilmektedir.) Ve hamiyetli
hemşehrileri ile birlikte Urfa kurtuluş savaşını başlattı.
11 Nisan 1920 de Urfa’nın düşman işgalinden kurtulmasında büyük katkısı oldu. İstiklal
madalyası ile taltif edildi. 1950 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 1953 yılının 27. günü
hakkın rahmetine kavuştu. Hasan Hüsnü Efendi’nin kabri, Şanlı Urfa’da Bediüzzaman
mezarlığında bulunmaktadır. Ruhu Şâd Olsun!
Ayrıca makale üç dille yazıldı. “Fransızca” bölümü ise Hasan Hüsnü efendinin bu dili
sevmesi ve öğrenmek için çaba harcamasından dolayıdır.
Anadolu, işgal senelerinde çoban ateşleri gibi her yerde ocağı tüttüren bu asil-âziz ulâmaların
gayretleri ile günümüzde vatan toprağı haline geldi…
Onları unutmayalım, unutturmayalım!
- Kemalizm nedir? / Ne değildir? - Nisan 20, 2025
- Kadim Türk Devleti ve Hoca Ahmed Yesevi’nin kurduğu “Saçlı İşan-Laçiler” - Nisan 14, 2025
- Merhametin Mirası: Anadolu Vakıf Kültüründen
Gazze’ye Uzanan Bir Gönül Elçisi Atilla Kurt - Nisan 9, 2025