Köşe Yazıları

24 TEMMUZ “BASIN BAYRAMI “

Basında sansürün kaldırılış günü olan her 24 Temmuz “Basında sansürün kaldırılış günü ” veya “Basın Bayramı”olarak kutlanır.
Kutlanır !
Kendi gününden haberi olan gazete ve gazeteciler için bir anlam ifade edebilir bugün.
Meslek örgütlerimiz ise geleneksel açıklamalarını,törenlerini,ziyaret ve ziyafetlerini bugüne denk getirmeye çalışır.
Çalışan gazeteciler gününü futbol turnuvası ile kutlayan (!)meslek örgütümüz,basında sansürün kaldırılışını da kokteyl ile kutluyor.
Çelenk koymayı anlarız.
İftar yemeğini de anlarız,geleneksel olarak yapılmaya çalışılıyor.
Önce cemiyetimiz yönetimi sonra da meslektaşlarımız oturup düşünsün bakalım.
Her 10 Ocak’ta veya 24 Temmuz’da napalım diye ?
Halı sahada futbol turnuvası,sadece erkek gazetecilere özel…
Yemek….
Vali ziyareti….
Çelenk koyma töreni…
Kokteyl…
“Bir süredir basında sansürün kaldırılışının yıldönümü olarak kutlanan 24 Temmuz” kutlu olsun.
Bakalım bugün kaç gazete,kaç köşe yazarı hatırlayacak böyle bir gün olduğunu ?
Her yıl yeniden yazma zahmetine katlanmayacak bir yazı. Seneye de aynı şeyler olacağına göre…
Bende öyle yapıp,yazının geri kalan bölümünü geçen yıldan alıntı yapacağım bakalım değişen ne olmuş ?

113 yıl geriye gidiyoruz. Gazeteler basılmadan önce denetimden geçiyormuş. Sonra buna direnen gazeteler ve gazetecilerin başkaldırısı “basın bayramı” olarak ilan edilmiş.
Sessizce kutladı bizim basın mensuplarımız kendi bayramlarını.
Ne şeker toplamaya gidildi,ne kurban kesildi.
Kimse kimsenin elini sıkıp,bayramını kutlama gereği bile duyulmadı.
Basın bayramında konuşanlar ,yine siyasetçiler ve bir kısım medya meraklıları oldu.
Gazetelerde ve televizyonların haber bültenlerinde adının zikredilmesini isteyen zevat,basın müdürleri aracılığıyla birer mesaj yayınladılar ve bugünün anlamından,öneminden,değerinden bahsettiler.
Basın mensuplarının zor şartlar altında nasıl “kutsal” bir görev yaptıklarından dem vurdular.
Basın özgürlüğünden bahsettiler.
Yandaş basına dokunan olmadı.
Basının içler acısı durumunu ele alan olmadı.
Mesleğin her geçen gün daha çok ayaklar altına alındığının altını çizen olmadı.
Cezaevlerine tıkılan gazetecileri de kimse anmadı.
Bir yerlerden kes-kopyala-yapıştır tarzı güzel sözcüklerle basına “yağ çekmiş” büyüklerimiz.
İllaki üniformalı birilerinin gelip,basılmakta olan gazetelere “bunu yazamazsınız,bunu çizemezsiniz” demesi gerekmiyor.
Teknoloji gelişti.
Danışmanlar aracılığıyla diyenlerden tutunda,mail,cep telefonu,faks gibi teknoloji harikalarını kullanarak,sansür uygulanmıyor mu ?
Sus…
Konuşma…
Yazma…
Çizme…
Yorum yapma…
Kitap yazma…
Haber yapma..
Sonra da basında sansürün kaldırılışının yıldönümü adı altında basın bayramımızı kutla.
Bize hergün bayram aslında.
Kimsenin kutlamasına gerek yok.
Yalancıktan edilmiş üç-beş güzel lafa karnımız tok olmasına tok da, “adet yerini bulsun” diyorlar galiba.
Tribünler “i…basın”diye haykırıyor.
Al sana sansür.
Cezaevlerine sorgusuz-sualsiz sokulanlar gazeteciler.
Al sana sansür.
Medya tekelleşiyor,iktidar yandaşı yapılıyor.
Al sana sansür.
Haber alma kaynakları “haber verme”kaynağına dönüştürülmüş..
Al sana sansür…
Yayın yasağı var..
Al sana sansür…
Yani istediğiniz türden,istediğiniz kadar sansürün var olduğu bir ülkede biz “basın bayramı” kutluyoruz.
Daha doğrusu bizim adımıza birileri kutladığını sanıyor.
“Bayram gelmiş neyime/kan damlar yüreğime…türküsü bize de yakışır hani.
Ey ahali,ey basınımızın güzide temsilcileri,ey gazeteler,televizyonlar ! Duyduk duymadık demeyin.
Bayramınız kutlu olsun….

İbrahim ALTUNTAŞ
Latest posts by İbrahim ALTUNTAŞ (see all)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir