Her yıl Ocak ve Temmuz ayları geldiğinde emekli, memur ve asgari ücret tartışması başlıyor.

Bu yıl da böyle oldu.

Memur ve memur emeklisi  yüzde 49 zam alırken, asgari ücretli de önemli denecek bir zam aldı.

“Sona kalan dona kalır” sözünde olduğu gibi  SGK ve Bağ-Kur emeklisi sona kaldı.  Geldi geliyor, şöyle böyle tartışmaları ve gazetelerin tiraj artırmasına neden olan haberler  yıllık enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından yüzde 37  civarında  zam verildi.

Tartışma büyüdü.

Maliye Bakanı  istemiyor dediler.

Emekli ses çıkarmıyor dediler.

Cumhurbaşkanı görür dediler.

Bakanlar, milletvekilleri “ bugüne kadar emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” dediler.

Zaten emekli olarak zorumuza giden en ağır ifadede de bu oldu.

Yıllardır geçim sıkıntısı içinde olan emekli ile dalga geçer gibi “ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” dediler.

Emekli de yine çıt yok.

Bir kısmı “çok şükür “ dedi.

Bir kısım “ Allah devletimize zeval vermesin” dedi.

Bir şey değişmedi.

Sonra son umudumuz Cumhurbaşkanı” yüzde 5 ek zam daha veriyoruz, 6.ayda yine gözden geçiririz “ dedi.

Beklenti daha yüksek olunca ne sevinç çığlığı atan oldu, ne de o “ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz “diyen zatı muhteremlerden  ses geldi.

Emekli razı.

Emekli mutsuz ama umutlu.

Emekli ölümü bekleyen hasta gibi, ne iyi oluyor ne ölüyor.

Ama yüzde 5 iyi rakam. Toplam da yüzde 42 zam aldı.

Tabi zam geleceğini bilen  piyasa gaddarları çoktan yüzde yüz zamları etiketlere yansıtmıştı.

Zaten mesele bu.

Ezdiren  yüzde 5 değil.

O yüzde 5 gelmeden gelen yüzde 25 zamlar.

Kiradan tutun da, bir tas çorbaya gelen zam emekliyi ezen bunlar.

Şimdi emekli acaba seçim öncesi bir şey daha yapılır mı diye bekliyor.

Beklemeyin.

İsterseniz bekleyin.

Yine  marketçisi,lokantacısı,ev sahibi saldıracak. Verilecek yüzde 5’i yüzde 25 olarak alacak.

Önemli olan bunu kontrol ve denetim altına almak.

Yoksa ne verirseniz verin, boş…

Tüm emekliler “ ezilmedik, ezilmeyeceğiz” diyebiliyor mu ?