Köşe Yazıları

KAYSERİ’YE YAKIŞMAYANLAR !

Çok şey söyleyebiliriz.

Kişiselleştirebiliriz.

Beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz çok yönü olabilir bu şehrin.

Ne var ki, hızla geçen zamana ayak uyduramayıp, hala bildiğini okuyan kafalar nedeniyle şehrin imajı bir türlü düzelmiyor.

Ne mi oldu ?

Kimine göre abartı olabilir.

Biz göre “şehri rezil eden,saygısız,küstah “esnaflardan bahsedeceğim.

Hiç tanımadığı bir müşteriye “ hoş geldin hacı abi, buyur” diyen , sözüm ona önde gelen  lokantalarımızdan sonra, şehrimize misafir gelmiş kişileri kovmaktan beter edenleri de gördük.

Hem de bu şehrin tarihi bir mekanının içinde.

Kaleiçi’nden bahsediyorum.

Burada Kale’nin restorasyonu tamamlandıktan sonra konulan 3 tane işletme var.

Yan yana işletmelerde fiyatlar anormal farklı.

Dışarıya göre “kazık”

Örnek mi ?

0.5 lt. su 4 lira, soda 9 lira, çay 7 lira !

“Parası olan içsin” diyebilirsiniz. Zira bizim  bazı gurbetçi dostlar “ aaaa ne kadar ucuz ?” diyebiliyor.

Biz kazıklandığımızı söylüyoruz da, bu kazığı normal bulanlar da var.

Neyse mevzuya gelelim.

Geçen hafta şehrimize  gelen bir gurup tiyatrocu dostumuzla, oyun sonrası yemek  yiyelim dedik. Demez olaydık.

Önce onların daha önce bildikleri ve memnun kaldıkları bir mekana gittik. Kapı duvar olmuş, mekan kapanmış. Bu şehirde yaşayan bizim cahilliğimiz. Duymamışız.

Orası mı, burası mı derken Kaleiçi mekanlardan adı Kayseri ile anılan birine girdik.  Ortam kalabalık, hava sıcak, misafirler aç…

Adamlar içeri klimalıdır diye girdiler. İçerisi ateş atıyor. “Offf klima yok mu ?” sözcüğüne kim olduğunu bilmediğimiz, ama işletmeci olabileceğinden şüphelendiğimiz kişi “ ne kliması abi, 24 saat kapı-pencere açık” cümlesi ile şoklandık.

Neyse ki bir gölge masa bulup oturduk. Menü istedik. Aman Allahım neler ver neler ?

Meğer menüde de var, pratikte yokmuş !

Diyalog aynen şöyle :

-Çorbalardan ne var ?

-Mercimek olması lazım, ama mutfağa bir sorayım !

-Kardeşim, menüde var, çorba olup olmadığını  bilmiyor musun ?

-O zaman çorba yok efendim !

Haydaaaa….

Sonuç ?

Menüler kapatıldı, sandalyeler takur tukur kalkılıp, Kayseri’ye saydırarak uzaklaşıldı.

Kayseri savunması bize düşüyor da , neyi , nasıl savunacağız.

Bu mekanın ilk vukuatı da değil üstelik.

Özür falan para etmedi.

“-Hocam biz Kayseri’yi pastırma,sucuk, mantı dan dolayı bir gastroloji merkezi sanıyorduk.  Valla yazıklar olsun. Mantıyı geçtik, çorba içemedik. Üstelik bir dayak yemediğimiz kaldı…”

Haklı söze ne diyeceğiz ?

Sustuk.

Kendimiz zar-zor bir yere attık. Tıkındık.

Onlar gitti, kim bilir bir daha ne zaman gelirler.

Biz bu şehirdeyiz.

Ve ne yazık ki bu tür işletmeler iş yapıyor, müşteri buluyor.

Ne Kayseri’ye, ne tarihi Kale’ye yakışmıyorlar.

Turist niye gelsin o zaman bu şehre ?

Misafirler neden güzel anılarla ayrılmıyorlar ?

Bir yerlerde hala yanlış yapmaya devam ediyoruz ve rezil olmaya devam ediyoruz ne yazık ki.

Bize ne diyorsanız, siz de haklısınız…

İbrahim ALTUNTAŞ
Latest posts by İbrahim ALTUNTAŞ (see all)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir