Köşe Yazıları

GÜL SİTEMİ

İyi-kötü kültür-sanat sezonu açıldı ya, aklıma düştü. Rahmetli Emir Kalkan’ın çok beğendiğim (tüm yazıları ve hikayeleri öyle ) konuyla alakalı bir yazısını bugün köşeme konuk etmek istedim. Bu vesileyle de üstadı rahmetle ve özlemle anıyorum.

Sayın okumazlar!Muhterem efendiler!
Yani, sizler, böyle boş bir teneke gibi mi yaşayacaksınız? Sizin hiç gönül ikliminiz, yürek sızınız, beyin yangınınız olmayacak mı?
Dünyaya hep böyle at gözlüğüyle bakıp, para kazanmaya geldiğinizi mi sanacaksınız?
Şurada, hemen yanı başınızda ki üniversiteye hep anjiyo olmak için mi gideceksiniz?
Binbir emekle hazırlanmış konferanslara, sanat sergilerine “bana ne yav !” mı diyecek siniz?
Müzeyi okey salonu, Tiyatro binasını şehir mezbahası mı zannedeceksiniz?
Şiir angarya, roman sergüzeşt, resim uydurma, tiyatro arbede…
Şâir enayi, bestekâr aptal, yazar ahmak mı olacak nazarınızda… Velhasılı, güzel sanatların tümüne birden öcü gözüyle bakıp “bu nii lan!” mı diyeceksiniz?
Sen! Müteahhit Haydar Efendi; hep 300 torba çimentoyla mı yatıp kalkacaksın.
Sen, Halıcı Yasef Efendi; kelleleri Yahyalı diye sokuşturmanın kaygısıyla mı kıvranacaksın yatağında?
Siz, pastırmacı Mehmet, tüccar Adil, sarraf Bekir efendiler; hep böyle günde sekiz öğün yeyip, genirererek mi öleceksiniz?
Sen, Avukat Ahmet Efendi; arkandan “hile-i şeriye” de üstüne yoktu diye mi anılacaksın?
Sen! Doktor Aydın Efendi; beli bükük her kişi senin için 400 liralık muayeneyi mi getirecek gözünün önüne?
Sen! Müdür bey, siz Reis beyefendi, siz Sayın milletvekili, insanlara hep sarkmış mide ve oy pusulası gözüyle mi bakacaksınız?
Sizin için manevî bir âlem olmayacak mı?Bu; kilimlerin nakışı, notaların akışı, gönlün sızısı, sözün büyüsü, acının resmi, şiirin rüzgârı, sizi hiç mi etki etkilemeyecek?Siz bu kadar mı topraktan yaratıldınız? Sizin kan ile ruh ile gönül ile hiç mi bağınız yok? Mayanıza tırnak ucu kadar da olsa duyarlılık katılmadı mı?
Bir gün olsun, bir şiirin dizesinde, bir şarkı nağmesinde, bir mızrap inlemesinde şahlanmadan mı pörsüyüp gidecek yüreğiniz?
Bu zavallı beyni, Bu zavallı kalbi,bu zavallı gönlü hiç mi eskitmeden götüreceksiniz toprak altına? Sizin yüreğiniz hiç mi esrimeyecek?
Böyle odun gelip, odun mu gideceksiniz?Sizin bu dünyada bir nakşınız, bir aksiniz, bir iziniz, bir eseriniz, söylenmiş bir sözünüz olmayacak mı?
Öldüğünüzün ertesi günü hiç mi fark edilmeyecek yokluğunuz?Hiç tutuşmayacak mı sizin yüreğiniz? Estetik, zerâfet, aşk, güzellik girmeyecek mi dünyanıza?
Tanrı, sanatçının gözünden bakar, dilinden konuşur, elinden yazar sözü ve insana inen ilk emir “İKRA” ayeti, size hiçbir şey ifade etmeyecek mi?
Eh, siz bilirsiniz beyler, hayat sizin değil mi, çalıya takar yırtarsınız. Yalnız şunu bilin ki; bu eksikliğinizden dolayı, bu dünyada da, ahiret âleminde de sorulacaksınız!
Ve “ Tefekkür etmez misiniz?” buyuran Tanrı, bu kusurunuzu hiç affetmeyecek!

İbrahim ALTUNTAŞ
Latest posts by İbrahim ALTUNTAŞ (see all)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir