Önce Afyon “Sucuk bizim” dedi.

Sonra Kastamonu “ Pastırma bizim” dedi.

Şimdi de Sivas “Pastırma bizden çıktı” diyor.

Meydanı boş bulan, ağzı olan konuşuyor !

Kayseri ise, tarihin kendine verdiği yetkiyle olsa gerek ,yan gelip yatıyor.

Her gün ottan-böcekten haber üreten ,mikrofon görünce bülbül gibi şakıyan, kalaklı-kulaklı yöneticilerimiz bit laf ediyor, laf buradan Boğazköprü’ye ulaşmıyor.

Niye ?

Sahiplendiğimizi sandığımız sahiplenmediklerimizi sahiplenmiyorlar da ondan !

Ticaret Odamız, Sanayi Odamız “kem-küm” diyor.

İşin başındakiler acaba birgün pastırmanın ,sucuğun tarihini ve de tarifini okumuşlar mıdır ?

İddia etmek istemem.

Amma velakin şunu bilirim.

Bizimkiler derdini anlatamıyor. Haklı davasını savunamıyor.

Tabi ki her şehir pastırma, sucuk üretebilir.

Buna kimse engel olamaz.

Teknoloji bunun önünü açtı.

Ne var ki , gerçek anlamda bir pastırma ve sucuk doğal koşullar nedeniyle Kayseri’de üretilir.

İklimi bun elverişlidir.

Siz de diyeceksiniz ki ; nerede o eski  yöntem  üretim ?

Haklısınız.

Bu demek değil ki , başka kentler “bizim” diye sahiplensin.

Tapu bizde.

Doğum yeri burası.

Sonra  bizim kabahatimiz nedeniyle  başkaları da sahip çıkmış.

Sokakta bırakırsanız garibanı, elinden tutup götüren biri çıkar.

Garibim Pastırma….

Şimdiler de 50 dirhemine bile güç yetiremediğimiz pastırma.

Sofralarımız da yerini almak varken, el alemin diline düşmek yakışır mı sana ?

Yarın bir gün Konya’da  bas bas bağırır.

“ Haniya da benim 50 dirhem pastırmam pastırmam/Konyalı’dan başkasına bastırmam…”

O zaman ne edeceğiz ?